Osteopati Amerikalı Dr. Taylor Andrew Still tarafından 19. yy da tanımlanan çağdaş, modern bir bütünlük içeren manuel terapi sistemidir. Günümüzde Amerika ve Avrupa’da yaygın olarak kullanılmaktadır.
Dr. Still klasik tıbbın olanaklarının yetersizliğini görmüş yeni, bütünlük amacı güden bir tedavi sistemi geliştirmiştir. Osteopati, insan vücudunun bütün strüktürlerinin (yapılarının) normale dönmesi, sirkülasyon ve metabolizmanın tekrardan düzenlenmesi, bu sayede vücudun kendi otoregülasyon sistemini aktif hale getirerek vücudun iyileşmesini sağlamak temeli üzerine kuruludur. Kısacası osteopati, vücudumuzun fonksiyonlarını baz alan ve tedavi eden yöntemler bütünüdür.
Dr. Still, Amerika’da bir okul açmış ve kısa zamanda tüm Avrupa’ya da yayılmıştır. Bugün Avrupa’da bir çok okul olup, buralarda fizyoterapist ve doktorlar 5 sene eğitim aldıktan sonra osteopat olarak mezun olmaktadırlar. Türkiyede ise bu eğitim üniversiteden mezun oldukan sonra, TIFAO ( Türkish İnstitut for Adaptet Osteopathy ) tarafından 5 yıllık bir eğitim ile İstanbul’da verilmektedir. 5 yıllık eğitim sürecini tamamlayıp mezun olanlara osteopat denmektedir.
Osteopat, vucutta her türlü dokuda tonus artışlarını ve fonksiyon bozukluklarını tespit ederek, problemi oluşturan sebeplerin üzerinde çalışır ve hastanın iyileşmesine yardımcı olur.
Çoğu zaman problemin olduğu yer ile nedenin olduğu yer aynı değildir. Osteopat bu sistemleri ve yapılarının işleyişi hakkında yeterli bilgisi sayesinde semptomu ve ana etkeni değişik osteopatik yöntemlerle bulabilme becerisine sahiptir.
Visseral Osteopati, iç organlar ve etraflarındaki anatomik strüktürlerin hareket kısıtlılıklarının muayene ve tedavisini içermektedir. Organlar kendi aralarında bağ dokusu ile bağlıdırlar ve çoğu periton (karın duvarı ve organları saran kılıf) tarafından çevrelenmektedir. Bu sistem içerisinde hem çevre organlara karşı hemde kendilerine ait ritimsel bir hareketleri vardır.
Bu hareketler hem iç hemde dış etkenler ( postür bozuklukları, skarlar, enflamasyonlar…) tarafından etkilenir. Hareketi bozulan organlarda fonksiyon bozuklukları oluşur. Uzun vadede tedavi edilmediğinde dokular arası yapışıklıklar ve kronik aşırı yüklenme sendromları oluşabilmektedir. Mesane, böbrek, bağırsak pitozları, menstruasyon problemleri, İnkontinans, kabızlık gibi..
Organların bu hareketleri tecrübeli bir osteopat tarafından hissedilebilmekte ve soft mobilizasyonlarla tedavi edilmektedir. Bu sayede organın vitalitesi ve kas iskelet sistemi ile olan iç dengesi düzenlenerek otoregülasyon mekanizmasının daha iyi çalışması sağlanır.
Paryetal osteopati, eklemler, kaslar, tendonlar ve fasyaların hareket kısıtlılıklarının muayene ve tedavisini içerir.
Kas iskelet sistemi insan vücudunun destek ve hareketinden sorumlu bölümüdür. Kemikler, eklemler, bağlar, tendonlar,kaslar, fasyalar (kas kılıfları) ve omurga bu sistemin parçalarıdır. Fasyalar tüm sistemleri sararak aralarında kesintisiz bir bağ kurarlar. Tüm bu sistem sinir sistemi ile birlikte çalışır. Aşırı yada yetersiz yüklenme bu yapılar arasındaki denge ve fonksiyonları bozabilir. Bu durumda Paryetal sistem içerisinde tüm bu yapıları tedavi etmek gerekir.
Tedavide Kas-Enerji teknikleri, spesifik manipulasyon ve mobilizasyonlar, fasya teknikleri kullanılmaktadır.
Paryetal osteopati sayesinde eklemlerdeki hareket kısıtlılıkları, kaslardakı tonus artışları, doku yapışıklıkları mobilize edilerek ağrısız ve vital fonksiyonları iyi çalışan bir doku rejenerasyonu sağlanmış olur.
Cranium kafatası demektir. Dr. Still’in öğrencilerinden Dr. William Sutherland’ın tanımladığı Cranio-sakral osteopati ise cranial kemiklerin küçük ince hareketleri, sakrumun (omurganın alt kemiği) hareketleri ve bunlara ait olan dokuların hareketliliğinin muayene ve tedavisini içerir.
Cranial osteopatik tedavi, bu sistem içerisinde sirküle olan sıvıların serbest halde harekete katılmasına yardımcıdır. Bu sıvıya serebro-spinal (liquor) sıvı denir. Liquor, beyin dokusunun gelişimi ve fonksiyonu açısından çok önemlidir. Beyne ve sinirlere besin maddelerini ulaştırır.
Cranial osteopatide solunum ve kalp ritmi dışında vücudumuza özgü farklı ritimlerin de olduğu kabul edilir; Liquor ve sıvıların ritmi… Bu ince rezonanslar, sıvılar üzerinden çevre dokulara iletilmektedirler. Osteopatlar bu ritimleri palpe ederek değerlendirirler. Bu ritimdeki değişiklikler hormonal sistem, immun sistem, solunum ve sinir sistemi ile etkileşir.
Cranio-Sacral sistemdeki bozukluklar migren, kulak çınlaması, sırt ağrıları, immun sistem zayıflıkları gibi bozukluklarla kendini göstebilir.
Cranial tedavide ,değişik dokulara hafif bası ve gerilim uyarısı verilerek vücudun otoregülasyonu yani kendi kendini iyileştiren doğal iyileşme süresi desteklenmektedir.
Bu 3 sistemin hiçbiri bağımsız değildir, birbirini etkileyerek çalışırlar. Birinde oluşan disfonksiyon kronikleştikçe saydığımız bu yapılar üzerinden birbirlerini de bozmaya başlarlar. Bu demek oluyor ki, bizim karşımıza çıkan rahatsızlık sadece semptom olabilir, neden farklı bir dokudan kaynaklanabilir. Osteopatinin felsefesinde bütüncül yaklaşım bu yüzden esastır.
Koza sağlıklı yaşam merkezi olarak osteopati terapi yöntemi ile Antalya da hizmet vermektedir.