Omurganın bilinen en eski deformitesi olan skolyoz , M.Ö201-131’de Hipokrat tarafından tanımlanmıştır. Skolyoz omurganın sağa sola eğrilmesi ve sıklıkla kendi ekseni etrafında dönmesiyle karakterize bir hastalıktır. Yani skolyoz sadece tek boyutlu bir açısal deformasyon olmayıp vücudu önden ve yandan da üç boyutta etkileyen kemiksel ve yapısal bir bozulmadır.
Omurgaya arkadan bakıldığında düz bir hatta olması gerekir. Skolyozlu bireylerde bir omzun yükseliği, kalça seviesyindeki eşitsizlik, vücudun bir tarafa artan yönelimi vs görülür. Bu subjektif parametrelerle skolyozdan şüphelenir. Kesin tanısı ise röntgen sonucu ile konulur.
Skolyozun sebeplerini literatür idiyopatik (sebebi bilinmeyen), konjenital (doğumsal), nöromusküler (sinir-kas hastalığı) olarak ayırır. En sık görülen idiyopatik skolyozdur ki bu grubun %25 inin genetik geçişli olduğu ve bazı ırklarda daha sık görüldüğü gösterilmiştir. Skolyoz doğuştan kalça çıkığı, bacak boyu farklılığı, duruş bozukluğu gibi mekanik faktörler sonucu da oluşabilir.
Skolyoz açısı yüksek olduğunda kozmetik bozukluk oluşturur. Bu durum sağlık problemi dışında genç-ergen hastaları psikolojik olarak etkiler. Bunun dışında, skolyozun eğrilik açısı arttıkça, başta sırt- bel ağrısı olmak üzere omurgada ağrıya sebep olur. Eğriliğin açısı arttıkça dura aracılığıyla sakrum- baş-göz vs ağrıları da yaratır. En önemlisi akciğerleri ve kalbi göğüs kafesinde sıkıştırarak nefes darlığı, çabuk yorulma gibi şikayetler ortaya çıkartmasıdır.
Son yıllarda skolyozun sebebi ile ilgili hipotezlerden biri de, ayaktaki talus kemiği – sakrum kemiği – temporamandibular eklem (çene eklemi) 3 lüsünün birbiriyle olan uyumunun bozulmuş olabileceğidir. Yani vücut bu 3 eksenin bozulması sonucu dengeyi omurgayı eğrilterek sağlamaya çalışır. Bu sebeple osteoapat skolyozu ele alırken vücudu bütün olarak değerlendirip bulduğu disfonksiyonları düzeltmeye çalışır. Bundan sonrasında kişinin skolyozuna göre egzersizi planlanır.
Schroth yöntemi, Katharina Schroth tarafından 1921’de Almanya’da bulunmuştur
Günümüzde skolyozun bilinen en geçerli tedavi yöntemi Schroth 3 Boyutlu Egzersiz tedavisidir. Schroth metodu omurgayla ilgili tüm sapmalarda (skolyoz- kifoz- hiperlordoz – hipokifoz+hipolordoz (düz sırt)) uygulanabildiği gibi, yanlış duruş alışkanlıklarına bağlı oluşan estetik bozukluğu düzeltmede ve ağrıyı ortdan kaldırmada yardımcıdır. Kişinin durumuna bağlı olmak koşuluyla bu yöntem sayesinde, skolyozlarının ilerlemesini durdurup hatta gerileterek, skolyoz korsesi kullanmadan veya skolyoz ameliyatı olmadan hayatlarına devam edebilme şansları vardır.
Schroth egzersizlerinde omurga eğriliği 3 boyutlu olarak ele alınır. Schroth metodu, uygulaması kolay, ağrısız ve hatta eğlenceli bir takım hareketlerden oluşmaktadır. Bu hareketlerin temelinde vücudun içe göçmüş gibi görünen kısmını şişirmeyi odaklayan nefes egzersizleri bulunur.
Schroth yönteminde omurga eğriliği, olması gerektiği gibi, asimetrik olarak ele alınır ve kas grupları buna göre çalıştırılır. Skolyozda fizik tedavide uygulanan geleneksel yaklaşım genel karın, sırt ve bel güçlendirme egzersizleridir. Bu yaklaşım vücudu simetrik olarak güçlendirdiği için, asimetrik bir olgu olan skolyoz hastalığını tedavi etmekte yetersiz kalmaktadır.
Schroth yöntemindeki nefes egzersizleri ve asimetrik yaklaşım, skolyozda fizik tedavide kullanılan geleneksel yaklaşıma göre kat kat daha etkili olmaktadır.
Schroth metodunun temel prensipleri şöyle sıralanabilir:
⦁ Rotasyonel solunum
⦁ Pelvik düzeltme
⦁ Core stabilizasyon
⦁ Doğru posizyonlama
⦁ Uygun mobilizasyon, masaj, stretch (germe) uygulamaları
⦁ Simetrik farkındalık odaklı günlük yaşam
Açısı ne olursa olsun, skolyoz teşhisi almış her birey schroth tedavisi görebilir.
Erken tanı konulduğunda korse ve egzersiz tedavileri ile iyi sonuç alınır. Yüksek açıda ise ve ergenlik sonrasında farkedilirse hasta sıklıkla cerrahiye gider. Skolyoz da başarı kişinin yaşı, cinsiyeti, dah önce cerrai geçirip geçirmediği, eğriliğin yeri ve kişinin egzersiz yapmadaki istikrarına göre değişir. Alanında uzman fizyoterapistler eşliğinde Antalya Koza Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz Merkezinde kişi önce detaylı bir şekilde değerlendirilir. Var olan disfonksiyonları öncelikli ele alınır. Sonrasında fizyoterapisti tarafından uygun görülen egzersiz programına alınır. Seans sayısı kişinin ihtiyacına göre belirlenir.