bel ağrısı arşivleri - Koza - Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz Merkezi

Şubat 19, 2020

Osteopati kişileri bütüncül bakışla değerlendiren bir bilim dalıdır. Bir ağrının  yada hareket kısıtlılığının sebebini problemin olduğu yerin ötelerinde, problemli yerle ilişkili büyün anatomik-fizyolojik bağlantılı bölgeleri değerlendiri. Bazen vücudun bir  bölümündeki  blokaj  eklemde, dolaşımda yada enerjide olan blokaj)  başka bir eyri etkileyebilir. Bu etkilemeyi sadece iskelet sistemi üstünden düşünmeyin. Mesela sırt omurlarındaki bir kısıtlılık aynı zamanda omuzla da ortak kası olduğu için omuz hareketlerini de etkileyebilir.  Ama bu organlar üzerinden de olabilmektedir. Örneğin sürekli idrar yolu enfeksiyonu geçiren bir kişide, mesane sinirleri belin bölgesinden çıktığından bel ağrısı yapabilir. Yada sezaryen doğum yaptıktan sonra, sezaryen kesisi iyileşirken olan  yara yerinde  (skar dokuda )olan yapışıklık vücudun ön kısmını çarşaf gibi saran fasya dokusunu germeye başlar. Boyun önüne yapışan fasya da boynu öne doğru bir itişe zorlayabilir. Bu itme gücü uzun süreli ve kuvvetli olursa, o zaman boyun düzleşmesi, boyun ağrısı, boyun kaslarında gerginlik yaratabilir.

Sonuç olarak vücuttaki bütün sistemlerin birbirini etkileyebildiği bir bağlantı var. Hem anatomik yollarla, hem de fizyolojik olarak bütünselleşir. Dolayısyla bir eklem,  yada kemik ağrısını sadece ağrının olduğu bölgede aramak, ve o bölgede çalışmak kesin ve etkili sonuçlar getirmeyebilir.


Haziran 12, 2018

 

Eskiden bel boyun fıtığı ve radiküler  (kök problemi) olanlara yaklaşık 60 gün yatak istirahati verilirmiş ki tamiyileşme sağlansın diye. Şimdi ise günümüz koşullarını da hesaba katınca genelde 1 hafta kadar istirahat veriliyor. Disk problemi olan kişiler üzerinde yapılan araştırmalarda daha çok yatak istirahati yapanların az yapanlara oranla daha kısa sürede iyileştikleri gözlemlenmiş. Hastalık kronikleşmeden akut durumda ne kadar yatak istirahati o kadar diske az yük binmesi demek.

Peki  ağrı tek başına fıtık olduğuna işaret eder mi? Hayır. Disk patolojilerinde bir disk probleminiz var ise muayene omurun üstüne basttığınızda genelde hassas ve acılıdır. Bası büyükse bazen tuttuğu bölgeye göre yayılım olabilir. Omurlardaki faset eklem blokajları , artrozal durumlar (kireçlenme) Spondiloz durumları (kaymalar), kırıklar, çarpmaya düşmeye bağlı yumuşak doku ve eklem içi ödemler  de ağrı yapabilir. Problemin olduğu yere göre yine sinir tutulumu olabilir. Birtakım fonksiyonel, dinamik ve nörolojik testlemelerle  ( bu testler  kişiyi belli pozisyonlara alarak yapılır.) ağrının kaynağı disk patolojisi mi anlaşılabilinir. Yada ayakta bir yana eğildiğinizde ağrı hafifler diğer yana eğildiğinizde artar, sabit durma ve oturmayla artar, omurga yanındaki kaslarda tonus artışı vardır.

Diyelim kişide bir fıtık problemi var, osteopatik  olarak fıtığın olduğu segmentteki omurla çalışılmaz. Fıtığın olduğu omur genelde hipermobildir (fazla hareketli.) Bir alt ve üst segmentindeki omurlar hipomobildir. Osteoapati yaklaşımında fıtığın olduğu değil genelde çevre dokulardan çalışılır ve iyileşme sağlanır.  Çevre segmentlerden çalışmayla Beta  hücreleri arka boynuzlara uyarı gönderir ve internöronlarla ağrıda inhibisyon (baskılama) geliştirir. Fıtığın olduğu bölgeye direkt maniplasyon yapmak ne kadar doğru?  Mr sonucu yok yada iyi muayene edilmemiş hatta bazen hiç muayene edilmemiş güvenlik tesleri ve nörolojik testler yapılmamış bir kişinin omurlarını maniple etmek diski yırtmaya daha çok yaralanmaya sebep olmaz mı? Hele ki bir de bu maniplasyon deneyimsiz ve yeterli eğitim almayan kişilerce yapılıyorsa… İlk başta Nörorefleks yolla ağrı azalabilir fakat  sonrasında hastayı takip edenler ağrının yayılımın arttığını görebilirler. Bu sebeple doğru kişiye problemin doğru evresinde maniplasyon yapılmalıdır. Başta mobilizasyonlar yumuşak doku çalışmaları yada başka osteopatik yöntemler  ile yaklaşmak önemlidir.  Belli aralıklarla yapılan kollajen arttırıcı ve ödem azaltıcı egzersizler ile tedavi desteklenmeli yara iyileşmesi sağlanmalıdır.

Manuel terapilerin yanında olmazsa olmaz 2. Faktör beslenmedir. Kişi bu evrede dokuya iyi kan akışı sağlamak için karbonhidratsız sağlıklı besinler tüketmeli ve bol su içmelidir.


Haziran 6, 2018

 

Günümüzde bağırsakların 2. Beynimiz olduğu kabul görmekte ve bağırsakların hastalığın oluşumunda ve iyileşmedeki rolü üzerinde modern tıpta pek çok çalışma yapılmaktadır.

Peki bu bağırsaklar nasıl çalışıyor ve nasıl bir yapıya sahip? Osteopatlar bağırsak fonksiyonlarına nasıl yaklaşıyor?

Bağırsaklarımız  12 parmak bağırsağı (duedonum) , ince bağırsaklar (jejenum ve ileum) ve kalın bağırsak (kolon) olmak üzere 3 yapıdadır. Özet haliyle besinler mideden sonra duedonuma geçer oradan jejenumda ince parçalara sindirilir ve ileumda gerekli emilimler yapılır ve kolona gönderilir. Kolonda daha çok sıvı emilimi yapılır . Bizler strese girdiğimizde kötü beslendiğimizde yada herhangi bir hastalık durumunda bağırsaklar sadece fonksiyonunu iyi yapamaz fakat çalışmaya devam eder. Örneğin sıvı emilimi yeterli olamayabilir ve  sıvı emiliminin iyi olmadığını ciltteki kuruluktan anlayabiliriz. Ayrıca aksonoplazmik sıvıda da azalma olur ve sinir sisteminin sıvı kaybına tahammülü yoktur, sıvı kaybında da ağrı artabilir gibi… Tüm bu fonksiyonlar otonomik yani istemsiz şekilde gerçekleşir. Bu disfonksiyonlar bize şişkinlik, gaz, karında rahatsız bir his, ishal, kabızlık gibi semptomlar verir. Söylediğim gibi bunlar birer semptomdur. Kabızlığı yada şişkinliği yaratan altta bir sebep vardır ve biz o sebebi yok etmediğimiz sürece birtakım problemleri yaşamaya devam ederiz. Bağırsak disfonksiyonu yaratan 2 ana faktör vardır: 1. Kötü beslenme 2. Hareketsizlik

Karbonhidrat ağırlıklı ve sık aralıklarla beslenme bağırsak kıvrımları ve fasyası arasında yapışıklığa neden olur. Bir de az su içiyorsanız durum daha kötüye gitmeye başlar. Vücutta her organın olduğu gibi bağırsakların da innervasyonunu sağlayan (nöral uyarımını) omurga seviyesi vardır. Duedonum Torakal  9. 10. 11. Ve  12.  omurdan, ince bağırsaklar Torakal 7. 8. 9. 10. 11. Ve 112. Omurdan, kalın bağırsaklar da omurlardan ve sakrumdan innerve olur ve bağırsaktaki bozukluk bu omurlara yansıyarak bel-sırt ağrısı olarak kendini gösterir. Tabi içinden geçen damar Sinir paketlerinin gittiği kas iskelet sistemi bölgesine göre ve komşu organın ilişikli yapılarını da etkileyerek bozuyor.

Kalın bağırsakta iki önemli nokta olan çekum ve sigmoid psoas denilen bir kasın üzerinde  dururlar. Özelikle kabızlıkta gaita uzun süre beklediğinde toksikler kasın içersine girmeye başlarlar, yada bağırsağın bu noktaları sert ise o zaman da kasın hareketi kısalır ve bel ağrısı olarak karşımıza çıkar. Bazı bel boyun ağrılarında hiçbir patoloji yokken ağrının varlığının açıklaması bağırsak yada başka bir organ olabilir. Hastayı iyi sorgulayıp bütünsel değerendirip bağırsak mobilitesine  (hareketliliğine) bakılması gerekir.